6 Ağustos 2009 Perşembe

Huzurlarınızda 'Kanterlain'



Günümüz spor dünyasında en önemli soru üç kelimeden oluşuyor:

Sırada kim var?

Ricky Rubio 1990 doğumlu ilk basketbolcu olduğuna göre, harıl harıl yeni bir fenomen arayışına girmemiz gerekiyor.

Bize her zaman cömert davranan basketbol tanrıları sağolsun, arayışımız sona erdi bile.

Bayanlar ve baylar, o çok sevdiğimiz spor bize yeni yıldız adayını sundu bile: Enes Kanter.

Fiziksel olarak Enes Kanter çok etkileyici bir oyuncu. 1992 doğumlu olmasına rağmen 2.08 boyunda. Boyu biraz daha uzayabilir, ancak buna gerek bile duymuyor. Ribaundlarda Enes’i özel yapan hisleri öne çıkıyor. Her şut kaçacakmış gibi davranıyor ve topu nerede bekleyeceğini herkesten iyi biliyor. Sanki her top Enes’i bir şekilde buluyormuş gibi geliyor. Parmakları o kadar hassas ki, kendi alanı dışına çıkan ribaundları bile toplayabiliyor.

Geçtiğimiz ekim ayında Kanter, Euroleague tarihinde oynayan ilk 1992 doğumlu oyuncu oldu. “Semih ve Ömer sakat olduğu için kadroya alınmıştım” diye başlıyor o maçı anlatmaya Enes. “Kenarda otururken çok heyecanlıydım. Arkadaşlarımla şakalaşıyordum. Sonra Mirsad faul problemine girdi. Koç Tanjeviç beni çağırdı. Çok heyecanlanmıştım. O maçta kadroyu doldurmak için yer aldığımı düşünüyordum, bu yüzden oynamayı pek beklemiyordum. Hatta ayağa kalkarken dizliklerimi bağlamadığımı fark ettim.”

Derken oyun durdu. Enes Kanter oyuna girdi.

“İlk iki dakika dizlerim titriyordu. Sonra Mirsad ve Mrsiç bana kenardan çok yardımcı oldu. Sonra ilk basketimi attım ve bunun benim sevdiğim oyun olduğunu anladım. Harika bir duyguydu.”

Sonuç o kadar da kötü değildi. Fenerbahçe Ülker Alman Alba Berlin’i 82-73 yenerken, Enes Kanter kendi seyircisi önünde ilk kez Euroleague’de sahne aldı. Kanter, rüya gibi geçen on dakikada beş sayı, üç ribaund ve bir top çalma üretti.

Saha içine baktığımızda Enes Kanter’in akıllı bir savunmacı olduğunu görüyoruz. Boyalı alanda pozisyon almasını iyi biliyor. Ayakları ikili oyunlarda ters eşleşme gördüğü zaman kısa oyuncuların karşısında durabilecek kadar çabuk. Enes çok kuvvetli olduğu için bire birde pota altı savunması gayet iyi. Fiziksel temastan korkmuyor ve rakibin aldatmacalarına da kanmıyor.

Hücumda Enes vücudunu kullanmasını çok iyi biliyor. Nerede duracağını çok iyi bildiği için, çabuk bir oyun kurucuyla daha verimli oluyor. Kanter bir guard’ın işini kolaylaştırıyor. 52 numara ayaklarının üzerinde çok kuvvetli duran Enes’in oyun zekâsı da çok üst düzeyde. Rakipler ona ikili sıkıştırma getirseler bile Enes topu hep yukarıda tutmayı başarıyor. Çok güçlü olduğu için çembere daha yakın oynuyor ama aslında çok yukarıdan attığı, faul çizgisi civarından etkili bir orta mesafe şutu da var. Orta mesafe şutu da gün be gün gelişiyor. Altyapı turnuvalarında rakiplerinin hepsini gücüyle ezen Enes, Wilt Chamberlain’in oyundaki dominasyonunu yaş grubu kategorilerinde sergiliyor. Eh, ona “Kanterlain” lakabını boşuna takmadılar ki!

Rakamlar Enes’in ününe ün katıyor. Enes sadece 17 yaşında olmasına rağmen Avrupa Gençler Şampiyonası’nın en değerli oyuncusu seçildi. “Sadece 17 yaşında olmasına rağmen” sözü onun rakiplerinden birer yaş küçük olduğunu vurguluyor. Kanter yarı final maçında şampiyon Sırbistan’a karşı 39 dakikada 32 sayı, 25 ribaund ve 2 blokla oynadı. Üçüncülük maçında ise Enes çok daha iyiydi. 36 dakika sahada kalan Kanter, 16/22 saha içi isabetiyle 35 sayı üretti. Eğer bu yeterli değilse Avrupa’nın bir diğer önemli uzunu Jonas Valanciunas’ı kadrosunda bulunduran Litvanya takımına karşı 19 ribaund, 3 top çalma ve 4 blok daha yaptı. Artık alışılageldiği gibi Enes rakibi Valanciunas’ı gücüyle ezdi geçti. Turnuva istatistikleri de harikaydı: 18.6 sayı, 16.4 ribaund, 1.3 asist ve 1.8 blok.

Enes hakkında gözardı edilen bir gerçek de ailesi. Enes’in babası Mehmet Kanter, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı’nda profesör. Mehmet Kanter yetenekli oğlunu doğru ellere teslim etme konusunda çok iyi iş yaptı. Mehmet bey ayrıca oğlunun sadece basketbola odaklanmasını da sağlayabildi. “İnsanlar benim oyunumu başkalarına benzetmeye çalışıyor. Benzetildiğim tüm oyunculara saygı duyuyorum, ancak ben herhangi birisi gibi olmak istemiyorum.” diyor Enes. “Ben Enes Kanter’im. Kendi adım var. Bu şekilde anılmak ve böyle saygı görebilmek için çalışıyorum.” Bu cümleyi 17 yaşındaki kaç kişi kurabilir ki?

Enes’le konuştuğunuzda kendini iyi bilen birisiyle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. “Sol elim üzerine çalışmalıyım” diyor Enes. “Yüzü dönük oyunumu geliştirmeliyim, daha çok dribling yapmalıyım ve şut mesafemi daha uzağa çekmeliyim.”

2009-10 sezonu Enes Kanter’in gelişimi için çok önemli. Fenerbahçe Ülker’in kadrosunda yer alan Enes, pota altını Euroleague’de tüm zamanların en çok ribaund alan ismi Mirsad Türkcan, draft edilmiş oyuncular Semih Erden ve Ömer Aşık’ın yanı sıra Oğuz Savaş ile paylaşacak. Enes’in bu sezon kadrodaki beşinci uzun olması bekleniyor. Gordan Giricek, Will Solomon ve Lynn Greer gibi NBA tecrübesi olan diğer isimler de Enes’in takım arkadaşı olacak. Böyle yetenekli oyuncularla idman yapmak ve Bogdan Tanjeviç gibi gençlere yıldız yetiştirmeyi birinci hedef olarak gören bir antrenörle çalışmak Enes’in gelişimine yardımcı olacaktır.

Enes Kanter, gelecek yıl düzenlenecek olan Dünya Şampiyonası’nda 18 yaşında olacak. Kim bilir, böyle gelişmeye devam ederse Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur’un liderlik yapacağı kadroda kendine bir yer bulabilir. Ömer Aşık, Semih Erden ve Oğuz Savaş gibi kendinden tecrübeli gençler olduğundan belki Enes’in kadroda yer alamayacak. Ancak olur da kadroda yer alırsa, Pau Gasol ya da Dwight Howard’ın üzerinden sayı attığında kimse şok olmasın.

* Bu yazı 6 Ağustos 2009'da NTVSpor.net'te, yazının İngilizce versiyonu 20 Ekim 2009'da ESPN.com'da yayınlanmıştır.