23 Şubat 2011 Çarşamba

Melo-dram ve Sonrası



Yapma aylar geçer güneş doğarken...

Dünyadaki New York Knicks taraftarının, Nazım Hikmet Ran'ın kim olduğu konusunda herhangi bir fikri yoktur muhtemelen. Ancak Japonya'da yaşanan insanlık dramı hakkında yazdığı o şiir, NBA'in dramı Knicks'in durumuna da ışık tutabilir. Basketbolun Hiroşima'sı New York'a, basketbolun atom bombası Isiah Thomas düştükten sonra herkes 2010 yazında yapılacak süper yıldız hamlelerini beklerken yapma aylar geçti...

Fakat olmadı... LeBron James ya da Dwyane Wade gelmedi. Başkan Donnie Walsh enkaz çalışmaları için harcadığı çabanın belki daha fazlasını, enkaz sonrası yapılanma için harcadı. Amare Stoudemire ile gelinen nokta, son yılların en iyi Knicks takımının yaratılmasını sağladı. Bakmayın afili cümlelerle anlatıldığına, son yılların en iyi New York'u Doğu Konferansı'nın altıncı sırasında ve %50 galibiyet oranının sadece iki maç üzerinde. “Şampiyonluk” hayallerinin tam da çok uzağında...

Yani Knicks taraftarının yıllarca umutla beklediği takımın, beklentilerin çok altında kalacağı 50 küsür maç sonra anlaşıldı. Bu durumda ya kimseye şikâyet etmeden yeniden oturup ağlanacak, ya da umut edecek yeni bir şey bulup güneş doğana kadar yapma ayların geçmesi beklenecekti. Knicks ikincisini tercih etti.

New York Knicks'in Carmelo Anthony'yi alırken mevcut yapının temel kolonlarından bazılarından vazgeçtiği ortada. Henüz potansiyeline ulaşmamış olsalar da, ulaşacakları yönünde ciddi sinyaller vermiş Wilson Chandler ve Danilo Gallinari'nin yanı sıra D'Antoni'nin yüksek tempolu basketboluna harikulade uyum sağlayan Raymond Felton takımdan ayrıldı. Üstüne üstlük gelen pakette Chauncey Billups gibi bir soru işareti var. Evet, Billups ligin en değerli oyun kurucularından biri. Ancak nasıl en sevdiğiniz spor ayakkabılarınızı nasıl takım elbisenizin altına giyemezseniz, Billups'ı da D'Antoni'nin sisteminde oynatamazsınız.

Peki neden bu takas yapıldı? İşte burada yazının başına dönüyoruz: New York'un yeni bir umuda ihtiyacı var. Ve o umudu yeniden yeşertecek kişi, şehrin öz be öz çocuğu Carmelo Anthony. Burada doğmuş, büyümüş, üniversiteyi o civarda okumuş bir isim. Ayrıca “Takaslarda en iyi oyuncuyu alan her zaman kârlıdır” sözü günümüzün oyuncu merkezli NBA düzenine “cuk” oturan bir inanışı temsil ediyor. Ve çok tartışılan bu takasta herkesin kabul ettiği tek gerçek, Melo'nun takım değiştirenler arasındaki en iyi oyuncu olduğu.

Carmelo Anthony ve Amare Stoudemire ortaklığının düşük tempoyu seven, topu elinde tuttukça verimli olan bir başka isim Chauncey Billups ile parkedeki beklentileri karşılayacak bir şekilde sonuçlanması pek de mümkün değil. Ancak bu bile umutların yok olmasına yetmiyor. Sebebi açık, Billups'ın kontratı bittiğinde serbest kalacak üç isim: Chris Paul, Deron Williams ve Dwight Howard. Kabul edin, senaryo bir yerden tanıdık geldi. Takım 2012 yazını bekleyecek. Hem de bu sefer Stephon Marbury ve Nate Robinson gibilerle değil. Maç başına 30 sayı potansiyeline sahip iki süper yıldız ve Landry Fields, Ronny Turiaf, Renaldo Balkman, Kelenna Azubuike gibi yüreğini sahaya koyacak isimlerle... 2011 model Knicks'in tavanı playoff ikinci turunda elenmekti, takastan sonra bu açıdan değişen bir şey yok. 2012 ve sonrasında güneşin doğması içinse bekleyecekler.

Takasın bir de Denver Nuggets tarafı var tabii ki. Onlar açısından olayların başlangıcı için 10 Temmuz 2010 tarihine, yani Carmelo Anthony'nin ünlü DJ Lala Vazquez ile evlendiği güne dönmek gerekir. ABD'nin ünlü kişiliklerinden ikisinin gözlerden uzakta, deniz seviyesinden bin yedi yüz metre yukarıda yaşamasını beklemiyordunuz herhalde! Onlar evliliklerini gösterişli bir şehirde sürdürmeyi tercih edince, bu çaylak Genel Menajer Masai Ujiri'nin sorunu haline geldi. Nijerya'nın kuzeyinde doğmuş bu güzel insan, 2011 NBA'inin kurallarına uymak zorundaydı. Artık oyuncular ne isterse o olur!

Ujiri bu zor durumu harika kontrol etti ve Denver'ın hem finansal açıdan kazanmasını sağladı, hem de Melo'nun gidişinin çok da olumsuz etkilemeyeceği bir kadro kurdu. Maddi meselelerden bahsetmek gerekirse... NBA'de lüks vergisi sınırı 70 milyon 300 bin dolar. Bu sınırın üzerinde yapılan tüm harcamalar için %100 ek vergi ödemek zorunda takımlar. Takas öncesinde yaklaşık 84 milyon dolarlık maaş tablosuna sahip olan Denver, takas sonrasında lüks vergisi sınırının altına düştü. New York Knicks'ten gelen üç milyon dolarlık nakit para da eklenirse, Ujiri takımına 17 milyon doların üzerinde ek bir kazanç sağladı.

Kazançlar saha içinde de büyük. Bu sezon komple bir hücum silahı haline gelen 22 yaşındaki Danilo Gallinari, Denver'ın hücumdaki yeni dış gücü olacak. Gallo çabuk ayakları ve uzun kollarıyla kötü de bir savunmacı sayılmaz. Üç-dört yıl içinde all-star seviyesine gelebilecek bir potansiyel. Wilson Chandler da ligin üst seviye görev adamlarından biri haline geldi New York'ta. Müthiş atletizmi, çember çevresindeki bitiriciliği ve enerjisiyle kısa sürede Denver rotasyonunda yer alacaktır. Takasta Nuggets'ın yolunu tutan Rus pivot Timofey Mozgov da ikili oyunlardaki başarısı ve hücum ribaundlarındaki yetenekleriyle yararlı bir yedek. Raymond Felton içinse konuşmak erken, zira onun gönderileceği yönündeki söylentiler çok kuvvetli. Kalsa bile o da ligin her takımında ilk beş çıkabilecek bir oyun kurucu.

Takasın son tarafı, Minnesota'nın penceresinden bakıldığında takasta kaybedilen çok şey olmadığı aşikâr. Corey Brewer'ın pozisyonunda Michael Beasley, Martell Webster, Wayne Ellington ve Wesley Johnson ile onun kaybını çözebilecek bir derinliğe sahipler. Üstüne üstlük Anthony Randolph, üzerine kumar oynamaya değecek kadar iyi özelliklere sahip bir saf yetenek.

Ayak bileğinden çok kötü bir sakatlık geçirmeden önce gayet iyi bir oyun ortaya koyuyordu Anthony Randolph. Pas ve ribaund yeteneği tartışma kabul etmeyecek kadar iyi. Fiziki özellikleri (uzun kolları ve zamanlama yeteneği) iyi savunma yapabileceği yönünde sinyaller veriyor. Fakat yetenek bahşetme konusunda Allah'ın bu kadar cömert davrandığı bir insan olarak Randolph, elindeki bu cevheri nasıl kullanacağı konusunda bir fikre sahip değil. Bu yüzdendir ki ne Don Nelson, ne de Mike D'Antoni ona çok şans vermedi. Yine de benzer şeyler Minnesota'ya gelmeden önce Michael Beasley ve Darko Miliçiç için de söyleniyordu. Bu ikilinin geldiği nokta, Timberwolves'un Randolph'a bir şans daha verecek cesareti bulmasını sağlıyor. Onlarda da bir umut var yani.

Neticede herkesin kazandığı bir takas tablosu var ortada. Tüm bu gelişmelerden çıkan tek bir sonuç var, o da yıldız görünümlü “süper mızmızların” artık çok can sıkmaya başladığı. NBA'in tek kurtuluşu bir an önce oyuncu merkezli olmaktan çıkıp, eskisi gibi basketbol sistemlerinin merkezde olduğu bir lig haline gelmeli. Belki o zaman kıyaslayabiliriz Michael Jordan, Magic Johnson ve Larry Bird gibileriyle şimdikileri...

* Bu yaz 23 Şubat 2011'de NTVSpor.net'te yayınlanmıştır.