23 Aralık 2015 Çarşamba

İlk turun ardından: Fenerbahçe



2015 yılına dair çok fazla hayal kırıklığı yok Fenerbahçe'nin. Nasıl olsun ki? Geriye dönüldüğünde Maccabi Tel-Aviv serisinin ikinci maçıyla zirve yapmış bir basketbol tarzı, deplasmandaki Olimpiakos, CSKA Moskova, Barcelona, Maccabi Tel Aviv galibiyetleri ve tarihte ilk kez Final Four'a gitmenin haklı gururu var yılın yekûnünde.

Hayal kırıkları nadir. Listenin başında Real Madrid'e kaybedilen o Final Four ilk maçı var. Andres Nocioni'nin Euroleague MVP'si Nemanja Bjelica'yı sertlikle oyundan düşürmesi, tüm sezon birlikte hareket ederek dörtlü finale yükselen takımın bireysel çözümleri deneyerek darmadağın olması, Pablo Laso'nun ufak bir değişiklikle sahada Zeljko Obradoviç'in takımına büyük bir oyun farkı yaratması, tüm kulübün o fırsatı tekrar elde edebilmek için bilenmesi sonucunu doğurdu. Fenerbahçe'de herkes, Game of Thrones dizisindeki Arya Stark karakteri gibi her gece uyumadan tüm düşmanların adını sayıklar oldu: Andres... Pablo... Sergio... Rudy... KC... Felipe...

O maç, Obradoviç'in de takıma yaklaşımını tamamen değiştiren bir karşılaşmaydı. Geçen sezon saf yeteneklerin bir arada hareket etmesi üzerine kurulu Fenerbahçe, bu yaz yaptığı her hamleyle kavgaya hazır bir takım görüntüsüne büründü. 2014/15 Fenerbahçesi senkronize yüzme takımıysa, 2015/16 Fenerbahçesi daha çok bir boks takımını andırıyor bu yüzden. Kazanmanın tek bir yolu yok, olimpiyat oyunlarında ikisine de birer madalya yazıyor neticede.

Obradoviç, Bjelica ve Andrew Goudelock ikilisiyle zorunlu vedaların ardından bir karar verdi. Euroleague'deki yetenekli oyuncu havuzu gün geçtikçe daralırken Real Madrid ve CSKA Moskova gibi takımlar büyük yaralar almadığı için; Fenerbahçe başka bir şey yapmaya karar verdi. Obradoviç artık oyun yapan değil, oyun bozan bir takım kuracaktı.

Nitekim transfer döneminde takıma katılan oyuncuların birbirinden farklı onlarca özellikleri olmasına rağmen, ortak tek bir yanları var. Hemen hemen hepsi inatçı ve kavgada geri adım atmayacak karakterler. Belki Bobby Dixon, Kostas Sloukas, Pero Antiç, Gigi Datome, Barış Hersek iyi savunmacı değiller. Ancak onları yenmek için öldürmek zorundasınız. Nikola Kaliniç gibi bir savaşçı, Ekpe Udoh gibi harika bir çember savunucu da bu karakteri kaliteli savunmalarıyla birleştirebilen isimler.

Bu karakterde oyuncular alınca, basketbol tarzında tamamen bir değişikliğe gitti Fenerbahçe. Geçen sezonki erken hücum etme üzerine kurulu, hücumu “yaratıcı” görevi verilen oyuncular üzerinden başlatan, delicileriyle başlayan ataklarda sahaya iyi yerleşip pas trafiğiyle baş döndüren takım yok artık. 2016 Fenerbahçe'sinin gerçekleri bambaşka. Kısacası yeni Fenerbahçe kadrosu, Obradoviç'in herkese meydan okumasının ürünü. “En öldürücü zehrinizi getirin, ben ona da bir bir panzehir üreteceğim” diyor Sırp koç bu sezon.

Neredeyse hiçbir yaratıcısı bire birde etkili olmayan Fenerbahçe'de hücumdaki en büyük yaratıcı, Obradoviç'in “elindeki savaşçılara sayı attırabilme” yeteneği. Hakikaten öyle düzenleri var ki Fenerbahçe'nin; 33 yaşındaki Antiç iyi bir üçlükçüymüş gibi, Kaliniç nefis bir sırtı dönük hücum silahıymış gibi, Jan Vesely'nin şut zaafiyeti yokmuş gibi görünüyor. Nasıl mı? Antiç, çoğunluğunu en iyi üçlük attığı sağ köşeden bulduğu şutlar sayesinde kariyerinin en iyi üçlük yüzdesini yakaladı. (Bu yazı yazıldığında Antiç sezon boyunca denediği 56 üçlüğünün 17'sini sağ dipten kullanmış, bulduğu 23 isabetin de sekizini bu bölgeden bulmuştu.) Kaliniç, zaman zaman oyun kurucuyu destekleyen kısa rolünde kullanılarak büyük bir fizik avantajına sahip oldu. Çoğunluğu sol blokta topla buluştuğu anlarda, takım arkadaşlarına sırtı dönük oyundan pozisyon yarattı. Vesely, topsuz oyunda çemberden uzak kaldığında potaya yaptığı koşularla durdurulması zor bir adam haline geldi. Kısacası Obradoviç, her oyuncunun üzerinde titizlikle çalışarak, onların yapabildiklerini yansıtabileceği bir düzen kurdu hücumda.

Bunu yaparken geçen yıla göre önemli değişiklikler de yaptı Sırp koç. Öncelikle erken hücum çok azaldı Fenerbahçe'de. Temel sebep, topla yaratacak oyuncunun azlığı ve top kayıplarından rakibe verilecek kolay sayıları azaltmayı amaçlamak. Netice, Fenerbahçe'nin bir yarı saha hücumu takımına dönüşmesi oldu. Bunda da oyun kurucuların üstündeki yük çok arttı. Fenerbahçe, geçen yılın aksine, perdelemeler üzerinden kurguladığı oyunları artık topsuz bitiricileriyle oynuyor. Açmak gerekirse, Goudelock ya da Bjelica'nın perdeleme sonrası kullandığı şutlar ya da penetreleri artık yok Fenerbahçe'de. Dönem Vesely, Kaliniç ve Udoh gibi emekçilerin topsuz çember koşuları, uzunların kısa devrilme sonrasında verdiği paslar veya alley-oop'ların dönemi. Perdelemeyi kendisi için kullanan belki de tek isim, şutuyla yaşayan Dixon. Sloukas ve Bogdan Bogdanoviç'in de o özgürlükleri var, fakat ikisi de Dixon'a oranla daha imtinalı davranıyorlar.

Buradaki temel tehdit, hücumda gerçek bir delicinin olmaması. “Fenerbahçe çembere nasıl yaklaşır?” Sorusunun cevapları belli.

1- Yaptıkları perdelemeler sonrası Vesely ve Udoh'u devirerek.
2- Eşleşme avantajı yarattıktan sonra Kaliniç, Antic ve Udoh'tan sırtı dönük oyun kurgulayarak.
3- Vesely, Kaliniç, Bogdanoviç'le topsuz koşular yaparak.

Bu soruya dördüncü bir cevap daha eklemesi gerekiyor Fenerbahçe'nin: “Topla çembere giderek.” Transfere gerek duymadan, o cevabı kadro içinde verebilecek tek kişi, Ricky Hickman. Amerikalı oyuncunun cevap verebileceği başka bir soru da defansta, fakat ondan savunma kısmında bahsetmekte fayda var.

Hücum için Fenerbahçe'nin aleyhindeki bir diğer tehdit, Vesely ve Udoh'u yan yana oynatmak. Her ne kadar hücumun temelini hareketlilik üzerine dayandırsa da, saha içi yerleşimini şut tehdidi olmayan iki oyuncuyla yapmaya çalışmak hem Obradoviç'i çok yoracak, hem de rakiplerin önlem almasını kolaylaştıracak bir durum. Bu yüzden dördüncü şutörü, yani uzun forvet pozisyonundaki nişancıyı arıyor Fenerbahçe. Transfere gerek duymadan, o cevabı kadro içinde verebilecek tek kişi de Gigi Datome. Ancak o da “kısaların skor üretemeyişini” telafi etmekle meşgul şu sıralar. İş yine dönüp dolaşıp Hickman'ın dönüşüne kalıyor. Hickman, Datome'nin şimdi yaptığı işi yapınca, Gigi diğer tehdidi ortadan kaldırmak için Avrupa'da bulabileceğiniz en iyilerden birisi. Belki de en iyisi.

İşin savunma kısmında da farklı bir şey deniyor Fenerbahçe. Obradoviç, takımının çoğunluğunun kötü bireysel savunmacılardan oluşmasını, atletizm avantajını kullanarak gizlemeyi tercih ediyor. Fenerbahçe topu kısalarıyla karşılayamadığı için savunmayı çembere daha yakın kurgulayıp, boyalı alanı korumak düsturuyla hareket ediyor. Ancak perdeleme sonrası bu kural da ortadan kalkıyor, çünkü topa baskı yapan ya da perdelemeye takılmayan guardı yok Fenerbahçe'nin. Bu da çoğunlukla Udoh ve Vesely'nin rakibe karşı ikiye bir kalmalarına ve çemberden uzaklaşmalarına sebep oluyor. Fenerbahçe'nin savunmada olduğu anlarda bu ikilinin her yere yetişmek için sürekli hareket halinde olmasının sebebi bu.

Vesely ve Udoh'un her yere yetiştiği maç sayısı hiç de az değil. Euroleague ilk turu ve ligdeki 11 maçta bunu çoğu zaman yaparak, Fenerbahçe'nin savunmasını iyi gösterdiler. Fakat her güzelin bir kusuru olduğu gibi, bu güzel stratejinin de iki büyük riski var ve sarı-lacivertlilerin kaybettiği maçlarda o riskler çok öne çıktı:

1- Vesely ve Udoh'un her yere yetişme kaygısı, hücumda iyi yerleşip iyi pas yapan rakiplere karşı Fenerbahçe'nin çok fazla boş üçlük vermesine sebep oldu. (Fenerbahçe'nin bu sezon 10 ve daha fazla üçlük yiyip kazandığı iki maç Banvit ve Karşıyaka. Aynı şartlarda kaybedilen maçlar: Büyükçekmece, Konya ve Strasbourg.)
2- Yine Vesely ve Udoh'un öncelikle toplu oyuncuyu kontrol etme düşüncesi, devrilen uzunlardan çok sayı yemesine sebep oldu Fenerbahçe'nin.

Bu iki tehdidi düzeltmenin birinci yolu, topa daha iyi baskı yapabilmek. Transfere gerek duymadan, kadro içinde bu görevi üstlenebilecek tek kişi, tahmin edildiği üzere, yine Ricky Hickman.

Obradoviç'in takımın kilit parçası Hickman'ı rotasyona monte edip, muhtemel tehditleri ortadan kaldırması için TOP 16'da nispeten kolay gruba düşmek büyük bir avantaj. Yine de F Grubu'nun “ölüm grubu” olması, E Grubu'nda ev sahibi avantajını elde etmeyi elzem hale getirdi. TOP 16'da ilk ikide yer almak, hiçbir sezon bu yılki kadar önemli olmamıştı. “Obradoviç'in yeni Fenerbahçe'si” için sezon yeni başlıyor. Bu sefer işi, geçen yıldan çok daha zor.