Euroleague'deki ikinci sezonun ve Final Four'dasın. Nasıl bir duygu?
Gerçek dışı. Bu sezon Fenerbahçe'nin bir parçası olduğum için çok heyecanlıyım. Harika bir takımımız var. Harika bir antrenörümüz var. Bu sezon her şey iyi gitti...
Koç Zeljko Obradoviç'le, senin bir savunmacıya dönüşmeni konuşuyorduk. Bu nasıl oldu? Seni Karşıyaka'dan ve önceki takımlarından biliyoruz. Sen bir savunmacıdan çok hücumcu olarak biliniyordun ve bu şekilde şampiyonluklar yaşadın. Ve Real Madrid serisinde senin çok iyi bir topa baskı yapan savunmacı olduğunu gördük. Bu nasıl oldu?
Kendimle ilgili şunu söyleyebilirim. Sürekli kendi kendime meydan okumayı seviyorum. Ben her zaman savunma yapabilirdim. Fakat yer aldığım takımların çoğu benim sayı atmamı, hücumu düşünmemi istiyorlardı. Burada harika bir takımımız var. Birçok skorere sahibiz. Ben de kendi kendime "Maça etki etmek için ne yapabilirim?" diye sordum ve seri boyunca tüm enerjimi savunmaya verdim. Real Madrid'in iki harika guard'ını tutmaya çalıştım. Ve işe yaradı.
Sezon içindeki tek bir andan bahsedeceğim. Sen bir top için kendini yere attın ve koç Zeljko Obradoviç gelip sana sarıldı. O neydi?
Khimki'yle oynuyorduk ve onların da Tyrese Rice gibi muazzam bir oyun kurucuları vardı. İyi oyun kuruculara karşı oynadığımda baskı yapmaya ve oyuna o şekilde etki etmeye çalışıyorum. O pozisyonda topu çaldım ve o sayede smaç vurduk. Koç bunu çok sevdi. Geldi ve tutkusunu gösterdi.
Koçla aranızda ilginç bir ilişki var diyebilir miyiz? Dışarıdan bir aile gibi görünüyorsunuz. Bazen sana bağırıyor, bazen gelip sarılıyor. Aile gibisiniz, değil mi?
Koçun çok tutkulu birisi olduğunu anlıyorum. Eğer yanlış bir şey yaptıysanız, o sizi haberdar edecektir. Ben de bir oyuncu olarak bunu da anlıyorum ve nasıl cevap vereceğimi de biliyorum. Benim için herhangi bir sorun yok, seviyorum.
Sen birçok açıdan ilham verici bir insansın. O noktalardan birisi de boyunun uzunluğu. Euroleague Final Four'unda oynayan çok fazla 1.78'lik oyuncu görmüyoruz. Bununla ilgili nasıl hissediyorsun? Boyunun uzunluğuyla ilgili konuşmak istiyorum ve basketbol oynamak isteyen kısa çocuklara ne gibi bir mesajın olur?
Öncelikle bu koca adamların oyununda kısa boylu olmanın bir dezavantaj olduğunu kabul etmelisiniz. Her şeyden önce, benim çok büyük bir yüreğim var. Bazı günler kazanmak için ölmeye hazır hissediyorum. Kazanmayı o kadar çok istiyorum. Boyumu bir dezavantaj olarak değil, bazen avantaj olarak görmek istiyorum. Yaşadığım hayat tecrübeleri düşünülürse, göründüğümden daha büyük bir insanım. Olaya böyle bakıyorum.
Hayat tecrübelerinden bahsettin... Fakir bir mahallede doğdun. Birçok insan senin hikâyeni bilmiyor. Bu noktaya gelmek senin için ne kadar zordu?
Benim için çok zordu. Çünkü nerede ve hangi şartlarda doğduğunuzu seçemezsiniz. Ben çok fakirlik içinde doğdum. Küçükken annem ve babam bana olması gerektiği gibi bakabilecek durumda değillerdi. Gördüm ki bu yaşam tarzı sizi aşağıya çekiyor, ben de bunu hayatımı daha iyiye götürmek için bir motivasyon olarak kullandım. Etrafımda olan kötü şeyleri bahane olarak kullanmadım. Her şeyi basketbol sahasına koymak istedim.
Tüm enerjini basketbol sahasına yansıttın yani...
Evet hepsini bugün olduğum yere gelebilmek için kullandım. Motivasyonum bu. Herkes bahanelere sığınabilir, bahane üretmek kolaydır. Ben de kolayca pes edebilirdim. Ancak ben pes edecek birisi değilim.
Geçmiş günlerini düşündüğünde, şu anda spot ışıkları altında olmak, yedi haneli kontrat sahibi olmak... Bunlarla ilgili nasıl hissediyorsun?
Bazen unutuyorum, çünkü geçmişimden tamamen ayrıldım. Fakat kesinlikle harika bir duygu. Geçmişe bakıyorum da bazen, çok şey yapmışım. Bu noktaya gelmek için çok şey yaşamışım. Sahnede olmak için çok fazla çalışmışım. Bunun için şükrediyorum. Hiçbir şeyi hafife almıyorum. Her şeyi hazmedip, en iyisini yapmaya çalışıyorum.
Yani sen bu kadar başarılıysan, sen başardıysan, herkes başarabilir, değil mi?
Evet. Eğer başarmak için yeteri kadar inanca, isteğe ve disipline sahipseniz kesinlikle başarabilirsiniz. Ancak çalışmıyorsanız, mesela ben, basketbola karar verdiğimde başka hiçbir şey önemli değildi. Hiçbir şey. Basketbol benim için her şey demekti. Bu inancı kullandım ve sonucu bu.
Sahada yapmayı en sevdiğin şey ne? Üçlükler mi? Bu sene seni daha çok penetre ederken görüyoruz, topa baskı yapıyorsun. En sevdiğin hangisi?
Favori hareketim muhtemelen dribling üstünden attığım üçlükler. Ben Bobby-D lakabını üçlüklerimle kazandım, yaptığım şey de budur.
Oynadığın diğer takımlarla bu takım arasındaki fark nedir? Karşıyaka'da bir şampiyonluk yaşadın, Fransa'da ve başka ülkelerde de oynadın. Fenerbahçe'nin diğerlerinden temel farkı ne?
Bu takım muhtemelen oynadığım en yetenekli takım ve oynadığım diğer takımlardakinin aksine, bu takımda hücumda çok şey yapmak zorunda değilim. Bunu bildiğim için her pozisyonda sayı atmaya çalışmıyorum. Oyuna farklı yönlerde katkı sağlamayı tercih ediyorum. Ribaund almaya çalışıyorum, topa baskı yapmaya çalışıyorum, rakip hücumları rahatsız etmeye çalışıyorum ve gerektiği zaman sayı atıyorum. Temel fark bu.
Takımdaki arkadaşlık için ne söylersin? Özellikle Ekpe'yle yakınsınız.
Evet, evet. Buradaki çocukların hepsi çok iyi insanlar. Ricky'yle Ekpe'yle iyiyiz, Pero'yla sürekli şakalaşırız. Bogdan da öyle. Aramızda iyi bir bağ yarattık. Kazandıkça da daha yakınlaştık.
Takımdaki en komik kişi kim? En iyi şakaları kim yapar?
En komik? Muhtemelen benim olduğumu söyleyeceklerdir. Bence en komik Kostas. Kendi tarzı var.
Son soru. Taraftara mesajın var mı? Şampiyon olabilir misiniz?
Maç maç bakacağız. Ne yaparız, ne yapmayız söylemeyeceğim. Söz verip tutmamak istemem ancak kazanmak için çok büyük bir şansımız var. Yine de Laboral'i hafife alamayız. Önce o maça bakıp, hazır olacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder