15 Ağustos 2010 Pazar

New York Günlüğü #4


Sevgili günlük;

Dün için geçirdiğim en iyi gün demiştim, bugün daha büyük bir olayın olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti.

Sabah yedide otelden çıkarak sokak basketbolu efsanelerinin doğduğu Rucker Park'a gittik. Yaptığım ilk iş, bu işin Türkiye'deki uzmanı Kerem Yılmaz'ı aramak oldu. Ancak o hayattan o kadar uzaklaşmış ki, "Kerem'cim Rucker Park'tayım, seni andım." cümlesini "Kerem'cim VakıfBank'tayım, seni andım" olarak anlamış. Orta yolu bulmamız biraz uzun sürdü.

Rucker'da Dwyane Wade, Chris Paul ve Carmelo Anthony'nin katılacağı bir etkinlikte olacaktık. Gittiğimizde biraz yağmur vardı ama hava sonradan düzeldi. Nike ekibi farklı bir organizasyon düzenleyerek bildiğimiz Rucker Park'ın zeminini parkeye çevirmiş.
Chris Paul 1.83 boyunda. Diğerini siz düşünün artık.
Çok da güzel olmuş. 10 haftadır basketbol eğitimi gören çocukların diploma töreni vardı ve tören öncesinde Chris Paul, Dwyane Wade ve Carmelo Anthony üçlüsü çocuklarla basketbol oynadılar. İtiraf etmek gerekirse o zamana kadar çok hareketli geçmiyordu etkinlik. Wade 1.40 boyundaki çocukları bloklamaya başlayınca işler keyifli oldu.

Gücün bu çocuğa mı yetiyor?
Yavuz'la birlikte saha kenarına indik ve haberi yapmak için konuşlandık. Sahayı arkama aldım, tam anons çekimini yapacakken Yavuz arkamdan birisinin geçtiğini söyledi. Sinirle dönmemle birlikte kısa süreli bir felç geçirdim. Zira bu işi yapıyor olmamın sebebi olan adam, Michael Jordan yarım metre uzağımdaydı. Yavuz garip sesler çıkardığımı söylüyor, hatırlamıyorum. Hayranlık müessesesinin pek bana göre olmadığını düşünüyordum. Değilmiş. Jordan'ı görünce kendimi kaybettim adeta. Bu sürprizi yapan herkese çok teşekkür ediyorum günlük. Hayatım boyunca bir kere karşıma gelecek bir fırsattı.

İşte bu kadar yaklaştım!
Birçok uluslararası basın mensubu yoğun program yüzünden yorgun düşüp gelmemeyi tercih etmişti üstelik. Yine de basından 100 kişi vardık ve insanlar bir anda Jordan'ın etrafına yüklendi. Kimse sahanın diğer tarafında Melo, Wade ve Paul'ün olduğunu umursamıyordu sanki. "İşte MJ olmak böyle bir şey" diye düşündüm. Korumalar birlikte fotoğrafa izin vermedi ama karambolde elini sıkabildim. Günlük, sağ elimi bir daha yıkamayacağımı tahmin ediyorsun herhalde.

Çocuklar için sabah sekizde Harlem'e gelmesi...
Etkinliğin bitmesinin ardından yemek için biraz Harlem'de dolaştık. New York'un merkezinden sadece 15 dakika uzakta bu kadar farklı bir dünya yaşanıyor olması çok şaşırtıcıydı. Beşinci caddede dev gökdelenlerde pahalı mağazalar varken, Harlem'de insanlar kilise önünde yardım yemeği için sıraya girmiş bekliyorlardı. Popeye's bulduk, büyük boy içeceklerin gerçekten büyük olduğunu fark ettik!

Harlem
Tekrar Rucker Park'a döndük. Porto Riko-Brezilya maçı geçildi. Ardından biz yan tarafta bulunan çadırda hatıra posteri için oyuncuların imza hareketlerinden birini yaptık. Ben Deron Williams'ı denedim, posterim güzele benziyor!

Rucker Park'ın gerçek kültürünü anlamamız için mahalle maçlarını beklememiz gerekti. Brooklyn-Bronx maçını izledik. Rucker Park'ı bilenler bilir, oyuncular lakaplarını burada kazanır. Brooklyn-Bronx maçında da birçok oyuncuya lakap takıldığını gördük ve çok eğlendik. Yarın Yavuz'la Rucker Park hakkında bir öykü/haber yapmayı düşünüyoruz umarım kıvırabiliriz.

Ray Charles :)
İşte Rucker Park'ta dünkü maçtan bazı notlar/espriler:

  • Gözlüklü bir oyuncu "Ray Charles" lakabını aldı.
  • İnce görünümlü bir oyuncu "11 pounds 9 ounches"
  • Kafa bandını ilginç bir şekilde sadece saçına takan bir oyuncuya "Belki kafa bandını çıkarırsan daha rahat düşünebilirsin"
  • Steps yapan bir oyuncuya: "Hey, topla birlikte çok fazla adım attın. O kadar yürümene gerek yok, her metro istasyonunda bilet satılıyor zaten."
  • Hatalı karar veren hakeme "Hayatında yaptığın en iyi iş buysa, bekar kalmana şaşırmamalı."

Rucker Park eğlencesi akşama kadar sürdü. Otelde duş alıp hemen yemeğe gittik. New York'tayken ünlü New York bifteğini tatmadan olmaz dedik ve aldığımız tavsiyeler üzerine Wolfgang's adlı mekana gittik. Ramazan ayında olduğumuz için bu kısmı geçiyorum günlük, ancak New York'a gelenlere Özgürlük Anıtı'ndan önce bu mekanı tavsiye edeceğim.

Yemek sonrasında Air Force 1 ayakkabısı için özel yapılan bir belgeselin galasına gittik. Genelde New York yerel kültürünü anlatan bir belgesel olmuş. Spor ayakkabı meraklıları mutlaka izlemeli. Derken gece yine 12'de bitti. Otele dönüş saat bir, haber/yazı yazmak dördü buldu. Sabah yine yedide başlıyor mesai. Sanki biraz yorgunum ama her saniyesine değerdi. Allah herkese hayalini yaşama fırsatını versin. O zaman hiçbir şey düşünmüyorsun işte.

Hoşçakal!


Günlükte yarın: Kobe Bryant. Madison Square Garden...

8 yorum:

  1. şimdi kıskandım..Michael Jordan'nın elini sıkmak herkese nasip olmaz..hani milyarda birde olsa bizde böyle bir şansa sahip oluruz umarım..

    YanıtlaSil
  2. Cemil Cihan OZALEVLI15 Ağustos 2010 03:47

    Ismail Abi,

    Sana mail atmistim bana da birkac sey onerebilir misin diye New York'u gezmek konusunda. Gunluklerin hepsi cok yardimci oluyor. Her yeri not ediyorum. Jordan'in elini sikamayacak olsam da bahsettigin yerleri kesinlikle gezecegim. Iyi eglenceler...

    YanıtlaSil
  3. ve bu harika günü siz geride bırakmışken bende harika bir kaç saati sizlerle geçirmiş olmanın mutlulugunu devam ettiriyorum,hayatımda geçirdiğim en özel zamanlardan dersem abartmış olmam ismail abi herşey için tekrar tekrar teşekkürler,umarım en kısa sürede tekrar bu tip bi olayda beraber oluruz,kerem arseven ntvspor new york : )

    YanıtlaSil
  4. New York günlüğünün en harika yazısıydı bu. Ama yarın ki yazıyı saymazsak tabi. Kobe olacak çünkü :)

    Rucker Park'ın zemininin parkeye çevrilmesini sevmedim ben. O sokak basketbolu atmosferini öldüren bir durum bence.

    YanıtlaSil
  5. ha bu arada, şunu unuttum; Deron Williams'ın imza hareketini yaptığın posteri görebilecek miyiz İsmail Şenol? :)

    YanıtlaSil
  6. Bence Jordan'ı görünce yine iyi dayanabilmişsin. Ben banko bayılırdım, midem yanardı, ne bileyim gözüm kararırdı. Dediğin gibi insanın rüyasına (benim için idolüne) dokunması çok başka bir şey olsa gerek... Tadını çıkarmaya ve bizimle paylaşmaya devam, dördüncü günü bekliyoruz ...

    YanıtlaSil
  7. iso,rucker park'tayım deyince elim ayağıma dolandı, vakıfbank diye saçmaladım bende istemsiz olarak :))

    bide senin gibi jordan'ı falan görsek şırıl şırıl altımıza işerdik heralde.takipteyiz kardeşim

    YanıtlaSil
  8. Karizma nedir sorusunun en kısa cevabı..

    YanıtlaSil