Dünya Şampiyonası yaklaşıyor, herkesin beklentisi Türkiye'nin başarılı olması yönünde. Peki başarı tanımımız ne? Çeyrek Final mi, madalya mı yoksa ötesi mi?
Sağ taraftaki anket bir öngörü olur. Yorum bölümünde fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.
Bizim enteeresan bir milli takımımız var. Çekirdek kadro aslında 2002de başarı yakalayan jenerasyona dayanıyor. Onlara ilaveten Ersan İlyasova'yı çıkardık ara ara patlama yapan Ender var ve yetenekleri göz önünde olsa da 3 sezondur yerinde sayan hatta son 1 sezondur forma bulamayan ömer aşık var. En büyük eksikliği oyunda süreklilik anlamında yaşıyoruz. Kadronun birbirini çok uzun zamandır tanımasına rağmen oyun içinde bu denli iniş çıkış yakalayabilmemiz beni oldukça şaşırtıyor. Turnuvadaki yerimizi de açıkçası bu iniş çıkışlar belirleyecek. Bu yüzden önceden bir tahminde bulunmak çok zor. Zira hepimizin yakından tanıdığı millilerimiz maç içinde maç oynayacaklar.
Bu takım çeyrek final maçında elenir.Bu kadar kesin konuşuyorum,takımımız tam bir takım değil.Kendi açıklarını dolduracak kadar uzun bir sürede yok.Ümidimiz son turnuvadaki 6.lığın üstünde iyi bir derece almamız.
28 ve 29'unda Fildişi Sahili ve Rusya'yı yenerek başlamak oldukça önemli. 29'unda biz Rusya'ya karşı zorlu bir mücadele verirken, karşılaştırmalı olarak Yunanistan daha kolay bir takım olan Porto Riko'yla oynayacak. Bence bizim ilk kırılma anımız 31'inde ki Yunanistan maçı olacak. Eurobasket2009'da hayallerimizi çalmaları belki bir noktada motivasyonumuzu kuvvetlendirebilir. Yine de kabul etmek gerekir ki her turnuvanın ayrı bir hikayesi, enerjisi vardır. 1'inde ve 2'sinde hiç hata yapmadan Porto Rİko ve Çin'i yenmemiz lazım. Sonuçta 2 farklı ihtimalimimiz var. Yunanistan'ı yendiğimiz takdirde lider olmamız ve tersi durum. Aslında 2. olmaktansa 3. olmak çok daha iyi. 2. olursak ABD'nin olduğu 4lü kısımdan 1i çeyrek finale çıkacak ve bu biz olmayız muhtemelen. Eğer lider olursak en az yarı final oynarız diye düşünüyorum. 3. olursak yine ABD ve İspanya'nın olmadığı kısıma düşeriz bu da yarı finale ulaşma ihtimalimizin daha yüksek fakat biraz daha zorlu olacağını gösterir bu yolun. Ben millilerimizin en azından 1 madalya alabileceğini düşünüyorum. İhtimalleri daha ayrıntılı görmek isteyen şu adresteki bracket oyunundan tahminlerini de yapabilir. http://turkey2010.fiba.com/pages/eng/fe/10/fwcm/fan/p/games.html
ankete yarı final dedim ama açıkçası şampiyon olmamız beni ne kadar şaşırtmazsa çeyrek finale çıkamamız da bir o kadar şaşırtmaz.Çünkü çok dengesiz bir takımız hangi gün nasıl oynayacağımızı kestirmek çok güç. Bence gruplarda oynacağımız Yunanistan maçını kazanmak bizi yarı finale götürür, yarı finalde karşılaşcağımızı tahmin ettiğim İspanya karşılaşmasının zaferi ise şampiyonluğa götürür. Umarı bu yolda karşımıza ABD çıkar, çünkü onları yenebiliriz bence( onların da takım gibi oynayabilceklerini sanmıyorum). Bizi de en çok Sırbistan, Yunanistan ve İspanya zorlar.
Belirsizlikler fazla. Tecrübeli oyuncular işe el atarsa, çeyrek final görebiliriz ancak ötesi en azından şimdilik zor görünüyor bana göre. Tabi turnuva içerisindeki sinerji ve konsantrasyon çok önemli. Daha iyi bir derece neden olmasın?
dünya şampiyonalarında yapılabilecek en zor iştir tahmin yapmak.en azından şu an için çok zor.bence bizim konumumuzu her zamanki gibi ufak detaylar belirleyecektir.elimizde bize yardımcı olabilecek son turnuvaların verileri var aslında.mesela 1999'da çeyrek finalde fransa'ya son topta kaybedip klasman maçlarında da başarısız olunca 8. olabildik.2001 yılında son grup maçımızda ispanya ile tamam ya da devam maçına çıkıyoruz.ibo'nun 35 sayısı ve hakemlerin az da olsa katkısıyla çeyrek finale çıkıyoruz.çeyrek finalde hırvatistan'a karşı ilk yarı 20 sayı farkla mağlupken mirsad'ın muhteşem oyunu ve sakatlanan oyun kurucularımız orhun ve kerem'in(kerem sakat sakat 15 dakika civarı oynamaya devam etti)yokluğunu aratmayan harun'un katkılarıyla geri dönüp uzatmada maçı kazanıyoruz.yarı finalde rakip almanya.sakat olan mehmet yok.biz de nowitzki'yi hidayet ile tutarak rakibi şaşırtıyoruz.hidayet'in kariyerinin en iyi maçını oynaması(23 pts,14 reb,9 ast ile maçı uzatmaya götüren üçlük ve maçı kazandıran basketi atması)ile finale çıkıyoruz.finalde rakip yugoslavya.biz basketbolseverler yugoslav takımından çok borislav stankoviç'ten korkuyoruz.nitekim hakemlerin kabus gibi maç yönetmeleri(hidayeti beşletmeleri ve maçın en kritik savunma pozisyonunda bodiroga'nın hidayet'e hücum faul yaparak sol dipten bulduğu baskette ayrıca steps yapmasına hakemlerin düdük çalmaması)ve maçın en kritik hücum pozisyonunda sakat sakat oynayan mehmet'in üçlüğünün çemberi yalaması ve bunun yanında efesten kuyruk acısı olan scepanoviç'in 20 sayısıyla gümüş madalyayı alıyoruz.gazete tarihindeki en anlamlı başlıklardan biriydi fanatik basketin attığı. "boynumuzda gümüş kalbimizde altın".sonra daha büyük ümitlerle 2002 dünya şampiyonasına gidiyoruz.tarihin en kötü statüsüyle başlıyoruz turnuvaya.rakipler porto riko,brezilya ve lübnan.rakipler kapalı kutu olduğu için brezilya ve lübnan ile hazırlık döneminde karşılaşıyoruz.ve aslında film orda kopuyor.ilk defa düzenlenen efes cupta brezilya ile 2 defa karşılaşıyoruz.2 maçı da kaybediyoruz.machado'nun ne kadar tehlikeli olduğunu görüyoruz bu maçlarda ama maalasef bu hazırlık maçlarını ciddiye almmamış olacağız ki machado resmen bizi turnuvada devre dışı bırakan adam olacaktı.bunun yanında ibrahim'i sandro varejao(anderson varejao'nun kasap abisi)ve mazzuchini'nin dirseklerine kurban veriyoruz.bu arada turnuvaya takımda ibo hariç herkes saçını sarıya boyatarak gidiyoruz.(takım olgusundaki çatlaklar konusunda ilk ipuçlarını burdan elde edebiliriz)ilk maçta porto riko'ya 2 sayı farkla kaybediyoruz.açılış maçı sendromu diyoruz.maça baktığımızda ayuso hem hücumda hem de ibo'nun savunmasında yıldızlaşıyor.dalmau ilk yarının sonunda orta sahadan üçlük yolluyor,dedem yaşındaki ortiz pota altını dağıtıyordu. 2. maç brezilya ile.maça inanılmaz başlıyoruz.tam istediğimiz gibi bir takım var sahada.maçı domine ediyoruz.benchden gelen harun sayılarıyla can yakıyor,hidayet çok doğru tercihlerle şut atıyor(25 pts,8 reb, 2 ast)ve mirsad enerjisiyle(22 pts,10 reb,3 ast)takımı sırtlıyordu.son periyoda 14 sayı önde giriyoruz.son periyotta takımın eli ayağı tutuluyor ve brezilya yavaş yavaş farkı kapatıyordu.her şeye rağmen son 30 saniyeye 4 sayı önde giriyoruz.bu anda hava atışı pozisyonu oluyor.hava atışını biz çeliyoruz ama turnuvadaki
en iyi maçını çıkartan anderson varejao araya girip dripling yaparak basket faulle farkı 1 sayıya indiriyordu.süre sınırlı olduğu için brezilya faulü kerem tunçeri'ye yapıyordu.(takımın en iyi şutörü harun bu anda dışarda ve kerem sahada)o ana kadar maçta 2/2 atmış olan kerem atışların ikisini de kaçırıyordu. son top brezilya'ya kalmıştı.son topu kimin kullanacağını aslında hepimiz biliyorduk.ancak efes cup'ta 2 maçta da canımızı yakan ve bizlere"vay be!ne biçim şutör" dedirten machado'yu sahadaki oyuncularımız unutuyordu.machado da kendisini çok acı şekilde oyuncularımıza hatırlatıyordu.son saniye üçlüğüyle kaybettiğimiz maçtan sonra açıklama yapan hidayet maçın kaybedilişindeki acemilik lafını kabul etmeyip başka bir kavram kullanıyordu."aptallık".takım içindeki düzenlerin zaten çok hassas olduğu bir dönemde alınan bu yenilgilerle takım dağılıyordu.turnuvada sadece lübnan,angola,çin ve kirilenko'suz rusyayı yenip 9.olabiliyorduk.bir önceki sene final oynadığımız yugolardan 32 sayı fark yiyoruz.bir önceki sene yendiğimiz ispanyadan 23 sayı fark yiyoruz(geçen sene 35 atan ibo bu kez 0(sıfır) çekiyordu).bir önceki sene 23 sayı ortalamayla oynayan ibonun ortalaması 13 sayıya düşüyordu(tebrikler sandro varejao ve mazzuchini). fanatik basket başlık atma konusunda formunu korumaya devam ediyordu."indianapoliste 9 doğurduk".2003 yılında çok iyi oynamamıza rağmen fibanın çapraz eşleşmede karşılaştığımız yugaslavyanın bir önceki maçta diskalifiye olan 3 oyuncusunun(jariç,guroviç,adını hatırlayamadım) oynamasına izin vermesi ve bizimde maç sonunu yine iyi oynayamamamızla(ibo çok boş 2 şut kaçırmıştı)evimize erken dönüyorduk.turnuvadaki tek tesellimiz çok iyi maçlar çıkartan ender arslan oluyordu.bu turnuvaya baktığımızda kadro seçiminde hatalar olduğunu görüyorduk.hüseyin'in sakat olduğu halde takıma alınması ve takımda 6 uzunun olması gibi.zaten turnuva sonunda sorumluluğu üstüne alan aydın örs istifa ediyordu.2005'te tanjeviç yönetiminde takım ruhunun tuz ruhuna dönmesiyle eve yine erken dönüyorduk.turnuvalarda sık sık yaşadığımız şansızlıklar yine yanı başımızdaydı(ibonun çapraz maçtaki eleme maçında sakatlığı yüzünden oynayamaması).2006'da nba oyuncularımızdan yoksun bir şekilde, baskıdan yoksun bir şekilde japonya yolcusuyduk.ibonun tek lider olduğu bu takımda ki ibo benchden geliyordu.genç oyuncularımızdan aldığımızdan destekle savaşıyor ve bütün sakatlıklara rağmen(son maçımız olan fransa maçında kadroda sakat olmayan sadece 2 oyuncu vardı)dünya 6.lığını elde ediyorduk. Bu turnuvada bu kez sans melekleri az da olsa bizim yanımızdaydı(brezilya maçında barbosa’nın serbest atışları kaçırması,kangurular karşısında ilk yarıda 16 sayıdan geri gelip kazanmak, litvanya maçında ender’in mucizevi 4 sayılık oyunu).. belki çeyrek finalde arjantin yerine başka bir takımla eşleşsek her şey daha farklı olurdu diye düşünüyoruz.bu şampiyonada topladığımız ümitlerle 2007'e hazırlanıyoruz.bu kez nba oyuncularımızda kadrodaydı.hidonun müthiş maçlar çıkartmasına rağmen turnuvada "keşke hiç gelmeseymiş"dedirten memo'nun berbat performansı ve takım halinde rezil serbest atış kullanmamızla bir hayal kırıklığı daha yaşıyorduk. 2009 şampiyonasını da herkes biliyor zaten.konuyu biraz uzatmış olsak da sonuç olarak söyleyebiliriz ki yapabileceğimiz tek şey az yıldızlı bu turnuvadan mümkün olduğunca zevk almaya çalışmak olacak.çünkü tecrübeler bize her şampiyonanın çok ayrı bir hikayesininin olduğunu göstermiştir.milli takım için hayırlısı neyse o olsun.
Arkadaşlar çeyrek-yarı final diyorsunuz , iyi diyorsunuz da ; şuan tam bir takım olduğumuzu düşünüyor musunuz?Bakıyoruz,kadromuz mevkii oyuncuları bakımından çok zengin.Allah korusun,herhangi bir sakatlanma durumunda aynı mevkiide oynayabilecek çok güzel oyuncularımız var fakat milli takımımızda,hızlı ve oyunu yönlendiren oyuncularımız faul sıkıntısına girdiğinde veya sakatlandığında onların yerine oyunu sürükleyecek oyuncular bulunmuyor.Ayrıca,Amerika gibi takımlar hızlı oyun seven takımlar.Hızlı oyunlarda,top kesebilen oyuncularımız çok sınırlı.(bkz:Sinan Güler) Savunma bakımından,son turnuvalarda sıkıntılarımız bulunuyordu.Pota altında özellikle olmak üzere.Son Yunanistan maçını,pota altındaki savunma zaafiyetinden yenilmedik mi?Ayrıca,diğer takımların koçlarıda tecrübe ve kariyer bakımından çok zenginler.Son periyotta veya son saniyelerde faul haklarını uzun oyuncularıma faul yaparak durduruyorlar.Milli takımımızda,bildiğim kadarıyla pota altı oyuncuları iyi bir serbest atış oyuncuları değiller.Onlara yapılan faulleri hesaplayıp,onların kaçırdıklarını hesaba katarsak maç başı 20-25 sayı gibi büyük bir rakam yapıyor.Ayrıca Mehmet Okur'un yerini doldurabilecek bir oyuncumuzun olduğunu ,Mehmet Okur gibi son topları iyi kullanan,oyundan adam düşüren bir oyuncunun o mevkiiye iyi alışması gerekiyor...Benim görüşüm kısaca;Kerem Tunçeri,Ersan,Hidayet gibi oyuncularımız maçlara el atarlarsa,iyi başarılar yakalayabiliriz.Değerlendirdiğimizde,geçen şampiyonada Ersan çok iyi bir oyun sergileyerek büyük katkıda bulunmuştu.Fakat bunlardan önce iş bize düşüyor,MİLLİ TAKIMIMIZA 12.ADAM OLARAK BÜTÜN İNANCIMIZ VE GÜCÜMÜZLE DESTEK VERİRSEK,ONLAR BU ARZUYU GERİ ÇEVİRMEYEREK TÜRKİYE'Yİ ÇOK İYİ YERLERE GETİRECEKLERDİR.FAKAT İŞ BURADA ONLARDAN ÇOK BİZE DÜŞÜYOR.EV SAHİBİ OLMAMIZIN AVANTAJINI KULLANMALIYIZ...
Bu arada Paket Biletler satışa sunulacak mı?Salonların,alınabilirlikleri arttırılmış,biletler satışa sunulacak diyorlar fakat Paket bilet olarak istiyorum.Satan varsa ulaşırsa sevinirim :)
Bizim enteeresan bir milli takımımız var. Çekirdek kadro aslında 2002de başarı yakalayan jenerasyona dayanıyor. Onlara ilaveten Ersan İlyasova'yı çıkardık ara ara patlama yapan Ender var ve yetenekleri göz önünde olsa da 3 sezondur yerinde sayan hatta son 1 sezondur forma bulamayan ömer aşık var.
YanıtlaSilEn büyük eksikliği oyunda süreklilik anlamında yaşıyoruz. Kadronun birbirini çok uzun zamandır tanımasına rağmen oyun içinde bu denli iniş çıkış yakalayabilmemiz beni oldukça şaşırtıyor. Turnuvadaki yerimizi de açıkçası bu iniş çıkışlar belirleyecek. Bu yüzden önceden bir tahminde bulunmak çok zor. Zira hepimizin yakından tanıdığı millilerimiz maç içinde maç oynayacaklar.
üst turda eşeleşeceğimz rakibe bağlı bu sıralama..ama bence çeyrek final olur..
YanıtlaSilBu takım çeyrek final maçında elenir.Bu kadar kesin konuşuyorum,takımımız tam bir takım değil.Kendi açıklarını dolduracak kadar uzun bir sürede yok.Ümidimiz son turnuvadaki 6.lığın üstünde iyi bir derece almamız.
YanıtlaSil28 ve 29'unda Fildişi Sahili ve Rusya'yı yenerek başlamak oldukça önemli. 29'unda biz Rusya'ya karşı zorlu bir mücadele verirken, karşılaştırmalı olarak Yunanistan daha kolay bir takım olan Porto Riko'yla oynayacak. Bence bizim ilk kırılma anımız 31'inde ki Yunanistan maçı olacak. Eurobasket2009'da hayallerimizi çalmaları belki bir noktada motivasyonumuzu kuvvetlendirebilir. Yine de kabul etmek gerekir ki her turnuvanın ayrı bir hikayesi, enerjisi vardır. 1'inde ve 2'sinde hiç hata yapmadan Porto Rİko ve Çin'i yenmemiz lazım. Sonuçta 2 farklı ihtimalimimiz var. Yunanistan'ı yendiğimiz takdirde lider olmamız ve tersi durum. Aslında 2. olmaktansa 3. olmak çok daha iyi. 2. olursak ABD'nin olduğu 4lü kısımdan 1i çeyrek finale çıkacak ve bu biz olmayız muhtemelen. Eğer lider olursak en az yarı final oynarız diye düşünüyorum. 3. olursak yine ABD ve İspanya'nın olmadığı kısıma düşeriz bu da yarı finale ulaşma ihtimalimizin daha yüksek fakat biraz daha zorlu olacağını gösterir bu yolun. Ben millilerimizin en azından 1 madalya alabileceğini düşünüyorum. İhtimalleri daha ayrıntılı görmek isteyen şu adresteki bracket oyunundan tahminlerini de yapabilir. http://turkey2010.fiba.com/pages/eng/fe/10/fwcm/fan/p/games.html
YanıtlaSilankete yarı final dedim ama açıkçası şampiyon olmamız beni ne kadar şaşırtmazsa çeyrek finale çıkamamız da bir o kadar şaşırtmaz.Çünkü çok dengesiz bir takımız hangi gün nasıl oynayacağımızı kestirmek çok güç. Bence gruplarda oynacağımız Yunanistan maçını kazanmak bizi yarı finale götürür, yarı finalde karşılaşcağımızı tahmin ettiğim İspanya karşılaşmasının zaferi ise şampiyonluğa götürür. Umarı bu yolda karşımıza ABD çıkar, çünkü onları yenebiliriz bence( onların da takım gibi oynayabilceklerini sanmıyorum). Bizi de en çok Sırbistan, Yunanistan ve İspanya zorlar.
YanıtlaSilyarı finale çıkabiliriz bence
YanıtlaSilseyirci desteği ile mucizeler yaratabiliyor milli takımımız 2001 de gördük diye düşünmekteyim
Belirsizlikler fazla. Tecrübeli oyuncular işe el atarsa, çeyrek final görebiliriz ancak ötesi en azından şimdilik zor görünüyor bana göre. Tabi turnuva içerisindeki sinerji ve konsantrasyon çok önemli. Daha iyi bir derece neden olmasın?
YanıtlaSilAnkette yarı final oynar dedim.Ama seyirci destegi ile Finale cıkacagımızı düsünüyorum.
YanıtlaSildünya şampiyonalarında yapılabilecek en zor iştir tahmin yapmak.en azından şu an için çok zor.bence bizim konumumuzu her zamanki gibi ufak detaylar belirleyecektir.elimizde bize yardımcı olabilecek son turnuvaların verileri var aslında.mesela 1999'da çeyrek finalde fransa'ya son topta kaybedip klasman maçlarında da başarısız olunca 8. olabildik.2001 yılında son grup maçımızda ispanya ile tamam ya da devam maçına çıkıyoruz.ibo'nun 35 sayısı ve hakemlerin az da olsa katkısıyla çeyrek finale çıkıyoruz.çeyrek finalde hırvatistan'a karşı ilk yarı 20 sayı farkla mağlupken mirsad'ın muhteşem oyunu ve sakatlanan oyun kurucularımız orhun ve kerem'in(kerem sakat sakat 15 dakika civarı oynamaya devam etti)yokluğunu aratmayan harun'un katkılarıyla geri dönüp uzatmada maçı kazanıyoruz.yarı finalde rakip almanya.sakat olan mehmet yok.biz de nowitzki'yi hidayet ile tutarak rakibi şaşırtıyoruz.hidayet'in kariyerinin en iyi maçını oynaması(23 pts,14 reb,9 ast ile maçı uzatmaya götüren üçlük ve maçı kazandıran basketi atması)ile finale çıkıyoruz.finalde rakip yugoslavya.biz basketbolseverler yugoslav takımından çok borislav stankoviç'ten korkuyoruz.nitekim hakemlerin kabus gibi maç yönetmeleri(hidayeti beşletmeleri ve maçın en kritik savunma pozisyonunda bodiroga'nın hidayet'e hücum faul yaparak sol dipten bulduğu baskette ayrıca steps yapmasına hakemlerin düdük çalmaması)ve maçın en kritik hücum pozisyonunda sakat sakat oynayan mehmet'in üçlüğünün çemberi yalaması ve bunun yanında efesten kuyruk acısı olan scepanoviç'in 20 sayısıyla gümüş madalyayı alıyoruz.gazete tarihindeki en anlamlı başlıklardan biriydi fanatik basketin attığı. "boynumuzda gümüş kalbimizde altın".sonra daha büyük ümitlerle 2002 dünya şampiyonasına gidiyoruz.tarihin en kötü statüsüyle başlıyoruz turnuvaya.rakipler porto riko,brezilya ve lübnan.rakipler kapalı kutu olduğu için brezilya ve lübnan ile hazırlık döneminde karşılaşıyoruz.ve aslında film orda kopuyor.ilk defa düzenlenen efes cupta brezilya ile 2 defa karşılaşıyoruz.2 maçı da kaybediyoruz.machado'nun ne kadar tehlikeli olduğunu görüyoruz bu maçlarda ama maalasef bu hazırlık maçlarını ciddiye almmamış olacağız ki machado resmen bizi turnuvada devre dışı bırakan adam olacaktı.bunun yanında ibrahim'i sandro varejao(anderson varejao'nun kasap abisi)ve mazzuchini'nin dirseklerine kurban veriyoruz.bu arada turnuvaya takımda ibo hariç herkes saçını sarıya boyatarak gidiyoruz.(takım olgusundaki çatlaklar konusunda ilk ipuçlarını burdan elde edebiliriz)ilk maçta porto riko'ya 2 sayı farkla kaybediyoruz.açılış maçı sendromu diyoruz.maça baktığımızda ayuso hem hücumda hem de ibo'nun savunmasında yıldızlaşıyor.dalmau ilk yarının sonunda orta sahadan üçlük yolluyor,dedem yaşındaki ortiz pota altını dağıtıyordu. 2. maç brezilya ile.maça inanılmaz başlıyoruz.tam istediğimiz gibi bir takım var sahada.maçı domine ediyoruz.benchden gelen harun sayılarıyla can yakıyor,hidayet çok doğru tercihlerle şut atıyor(25 pts,8 reb, 2 ast)ve mirsad enerjisiyle(22 pts,10 reb,3 ast)takımı sırtlıyordu.son periyoda 14 sayı önde giriyoruz.son periyotta takımın eli ayağı tutuluyor ve brezilya yavaş yavaş farkı kapatıyordu.her şeye rağmen son 30 saniyeye 4 sayı önde giriyoruz.bu anda hava atışı pozisyonu oluyor.hava atışını biz çeliyoruz ama turnuvadaki
YanıtlaSilen iyi maçını çıkartan anderson varejao araya girip dripling yaparak basket faulle farkı 1 sayıya indiriyordu.süre sınırlı olduğu için brezilya faulü kerem tunçeri'ye yapıyordu.(takımın en iyi şutörü harun bu anda dışarda ve kerem sahada)o ana kadar maçta 2/2 atmış olan kerem atışların ikisini de kaçırıyordu. son top brezilya'ya kalmıştı.son topu kimin kullanacağını aslında hepimiz biliyorduk.ancak efes cup'ta 2 maçta da canımızı yakan ve bizlere"vay be!ne biçim şutör" dedirten machado'yu sahadaki oyuncularımız unutuyordu.machado da kendisini çok acı şekilde oyuncularımıza hatırlatıyordu.son saniye üçlüğüyle kaybettiğimiz maçtan sonra açıklama yapan hidayet maçın kaybedilişindeki acemilik lafını kabul etmeyip başka bir kavram kullanıyordu."aptallık".takım içindeki düzenlerin zaten çok hassas olduğu bir dönemde alınan bu yenilgilerle takım dağılıyordu.turnuvada sadece lübnan,angola,çin ve kirilenko'suz rusyayı yenip 9.olabiliyorduk.bir önceki sene final oynadığımız yugolardan 32 sayı fark yiyoruz.bir önceki sene yendiğimiz ispanyadan 23 sayı fark yiyoruz(geçen sene 35 atan ibo bu kez 0(sıfır) çekiyordu).bir önceki sene 23 sayı ortalamayla oynayan ibonun ortalaması 13 sayıya düşüyordu(tebrikler sandro varejao ve mazzuchini). fanatik basket başlık atma konusunda formunu korumaya devam ediyordu."indianapoliste 9 doğurduk".2003 yılında çok iyi oynamamıza rağmen fibanın çapraz eşleşmede karşılaştığımız yugaslavyanın bir önceki maçta diskalifiye olan 3 oyuncusunun(jariç,guroviç,adını hatırlayamadım) oynamasına izin vermesi ve bizimde maç sonunu yine iyi oynayamamamızla(ibo çok boş 2 şut kaçırmıştı)evimize erken dönüyorduk.turnuvadaki tek tesellimiz çok iyi maçlar çıkartan ender arslan oluyordu.bu turnuvaya baktığımızda kadro seçiminde hatalar olduğunu görüyorduk.hüseyin'in sakat olduğu halde takıma alınması ve takımda 6 uzunun olması gibi.zaten turnuva sonunda sorumluluğu üstüne alan aydın örs istifa ediyordu.2005'te tanjeviç yönetiminde takım ruhunun tuz ruhuna dönmesiyle eve yine erken dönüyorduk.turnuvalarda sık sık yaşadığımız şansızlıklar yine yanı başımızdaydı(ibonun çapraz maçtaki eleme maçında sakatlığı yüzünden oynayamaması).2006'da nba oyuncularımızdan yoksun bir şekilde, baskıdan yoksun bir şekilde japonya yolcusuyduk.ibonun tek lider olduğu bu takımda ki ibo benchden geliyordu.genç oyuncularımızdan aldığımızdan destekle savaşıyor ve bütün sakatlıklara rağmen(son maçımız olan fransa maçında kadroda sakat olmayan sadece 2 oyuncu vardı)dünya 6.lığını elde ediyorduk. Bu turnuvada bu kez sans melekleri az da olsa bizim yanımızdaydı(brezilya maçında barbosa’nın serbest atışları kaçırması,kangurular karşısında ilk yarıda 16 sayıdan geri gelip kazanmak, litvanya maçında ender’in mucizevi 4 sayılık oyunu).. belki çeyrek finalde arjantin yerine başka bir takımla eşleşsek her şey daha farklı olurdu diye düşünüyoruz.bu şampiyonada topladığımız ümitlerle 2007'e hazırlanıyoruz.bu kez nba oyuncularımızda kadrodaydı.hidonun müthiş maçlar çıkartmasına rağmen turnuvada "keşke hiç gelmeseymiş"dedirten memo'nun berbat performansı ve takım halinde rezil serbest atış kullanmamızla bir hayal kırıklığı daha yaşıyorduk. 2009 şampiyonasını da herkes biliyor zaten.konuyu biraz uzatmış olsak da sonuç olarak söyleyebiliriz ki yapabileceğimiz tek şey az yıldızlı bu turnuvadan mümkün olduğunca zevk almaya çalışmak olacak.çünkü tecrübeler bize her şampiyonanın çok ayrı bir hikayesininin olduğunu göstermiştir.milli takım için hayırlısı neyse o olsun.
YanıtlaSilArkadaşlar çeyrek-yarı final diyorsunuz , iyi diyorsunuz da ; şuan tam bir takım olduğumuzu düşünüyor musunuz?Bakıyoruz,kadromuz mevkii oyuncuları bakımından çok zengin.Allah korusun,herhangi bir sakatlanma durumunda aynı mevkiide oynayabilecek çok güzel oyuncularımız var fakat milli takımımızda,hızlı ve oyunu yönlendiren oyuncularımız faul sıkıntısına girdiğinde veya sakatlandığında onların yerine oyunu sürükleyecek oyuncular bulunmuyor.Ayrıca,Amerika gibi takımlar hızlı oyun seven takımlar.Hızlı oyunlarda,top kesebilen oyuncularımız çok sınırlı.(bkz:Sinan Güler) Savunma bakımından,son turnuvalarda sıkıntılarımız bulunuyordu.Pota altında özellikle olmak üzere.Son Yunanistan maçını,pota altındaki savunma zaafiyetinden yenilmedik mi?Ayrıca,diğer takımların koçlarıda tecrübe ve kariyer bakımından çok zenginler.Son periyotta veya son saniyelerde faul haklarını uzun oyuncularıma faul yaparak durduruyorlar.Milli takımımızda,bildiğim kadarıyla pota altı oyuncuları iyi bir serbest atış oyuncuları değiller.Onlara yapılan faulleri hesaplayıp,onların kaçırdıklarını hesaba katarsak maç başı 20-25 sayı gibi büyük bir rakam yapıyor.Ayrıca Mehmet Okur'un yerini doldurabilecek bir oyuncumuzun olduğunu ,Mehmet Okur gibi son topları iyi kullanan,oyundan adam düşüren bir oyuncunun o mevkiiye iyi alışması gerekiyor...Benim görüşüm kısaca;Kerem Tunçeri,Ersan,Hidayet gibi oyuncularımız maçlara el atarlarsa,iyi başarılar yakalayabiliriz.Değerlendirdiğimizde,geçen şampiyonada Ersan çok iyi bir oyun sergileyerek büyük katkıda bulunmuştu.Fakat bunlardan önce iş bize düşüyor,MİLLİ TAKIMIMIZA 12.ADAM OLARAK BÜTÜN İNANCIMIZ VE GÜCÜMÜZLE DESTEK VERİRSEK,ONLAR BU ARZUYU GERİ ÇEVİRMEYEREK TÜRKİYE'Yİ ÇOK İYİ YERLERE GETİRECEKLERDİR.FAKAT İŞ BURADA ONLARDAN ÇOK BİZE DÜŞÜYOR.EV SAHİBİ OLMAMIZIN AVANTAJINI KULLANMALIYIZ...
YanıtlaSilBu arada Paket Biletler satışa sunulacak mı?Salonların,alınabilirlikleri arttırılmış,biletler satışa sunulacak diyorlar fakat Paket bilet olarak istiyorum.Satan varsa ulaşırsa sevinirim :)